MOR ÖTESİ BAKIŞ
MOR ÖTESİNE TEŞVİKİYEDEN BAKIŞ
Mancınığın tepesindeki taşın
garipsi heyecanı gibi
ve dolunaya caka satan martının
çığırtkanlığında,
morun salındığı yer,
kuma naz yapan yılan kıvraklığında
soğuk ve titrek nefeslerle 'amin' der gibi
korkak gecelere salya sümük,
kuş konmaz kervan geçmez insanlıklara
önemsiz bir orta sayfa haberi.
sen ; yağdığın gün
toprağıma düşenlerdensin,
alaycı selvi rüzgarlarında,
sahte gözyaşlarında,
dalından koparken
kozalak olduğunun efsunundan uzak
pişmanlığın gözyaşlarında sahteleşen,
çokk garip bir yolcusun hayatımda.
başında kartondan kırmızı bir
yobazlık küllahı,
her yerin salya sümük.
zamanı ululamaya çalışırken
yitirdiklerinin kıskacında.
midesine indirdiği lokmadan
ötesi
olmayan sefalet
ya Agobun meyhanesinde,
ya işin teranesinde.
alışılmışın dışında bir gece
yıldızların kucağına indiğini sandığın
tepenin uğultusunun hışmı.
garipçe bir öykü,
aklı sağır eden kör eden
sessizliğin sesi sadece.
'
'ah ulan rıza nerdesin'',
sesi kısıklığında.
farkedilmeyen sessiz ayrılık.
ne zor şu morun ötesine geçebilmek.
sevgide boşluk bırakmadan kaynaşmak,
farkedilene kadar
arkasından dualar okunan teşvikiye.
bu çok ağır bir roman
şimdi iliklerimize kadar ıslanırken,
imamı duyarcasına.
'
'nasıl bilirdiniz''
''neyi''
''merhumu''
''iyi bilirdik''
meğer iyi değilmiş,
yıllarca bize seslenmiş,
hastalanmış,
varlıktan yokluğa düşmüş,
yeni farkettik.
'
'ah ulan rıza''
bu osmanlı tokadı yüzümüze,
adına ne dersen de,
teşvikiyeden kalkan
insanlığımızın tokadı bu.
yitirdiklerimizin küskün sesleri.
MOR ötesine yüklediğimiz,
yüklendiğinde yitirdiğimiz
sevgi zorlaması.
geriye kalan nedir ki .?
koca bir hiççç...
12-02-2013